Eti Matik diye bir deterjan olduğunu ve tamamen Türk malı olduğunu bir facebook
paylaşımı ile öğrenmiştim.Elimden geldiğince Türk malı kullanmaya çalışıyorum ya;
neden denemeyeyim diye harıl harıl bu deterjan hakkında araştırma yapmaya başladım.
Bazı yorumlarda deterjanın beğenildiği belirtilirken çoğu yerde ise kötü yorumlar yapılmıştı.
Hal böyle olunca iş başa düştü almaya karar verdim.
Önce hiç bir markette deterjanı bulamadım.Ne acıdır ki Türk malı bir deterjanı her markette bulamıyorsunuz.Ama sonunda azmin zaferi ile Carrefour da buldum.Her zaman yaptığım gibi ( böyle daha iyi anlaşılabileceğimi düşündüğüm için ) önce deterjan hakkında bilgiler ve sonunda yorumlar.
Eti matik tamamen Türk malı,bor ile üretiliyor.İçerisinde pertrol ve türevleri olmayan deterjan olarak lanse ediliyor.
Biliyorsunuz ki bir çok beğenerek kullandığımız ; süper temizliyor dediğimiz çamaşır deterjanlarında
zararlı fosfat bulunuyor.Avrupada bir çok deterjan markası fosfatı ürünlerinden çıkarırken
Türkiye de fosfat hala deterjanlarda baş köşede yerini alıyor.
Deterjanın İçeriğini kendi sitesinde aşağıdaki şekilde belirtmişler.
Boraks > %30
Sabun %15-20
Soda %5
olacak şekilde boraks, sodyum, bor, oksijen, karbon ve sudan oluşan doğal bir temizlik ürünüdür
İçeriği ile daha kapsamlı bilgi almak isterseniz;
http://www.etimaden.gov.tr/sikca-sorulan-sorular-272s.htm bu linke tıklamanız yeterli olur.
Gelelim yorumlarıma;
Yazının başında da belirttiğim gibi Türk malı bir deterjanın her markette bulunamaması ve ulaşılabilir olmaması gerçekten üzücü .Gerçi bir çok internet sitesi üzerinden satışlarını gerçekleştiriyorlar ama olsun ben yurdum marketinde de görmek istiyorum.
5 kilosunu indirimli olarak 12,90 a almıştım.Şu anki fiyatı da aşağı yukarı 15 TL.
Fiyatı güzel ama yeni piyasaya sürülen bir ürün ile ilgili kampanyalar yaparak daha çok insana ulaşması sağlanılabilir.
Deterjan tamamen beyaz renksiz kokusuz .ne yumuşatıcı ne de kireç önleyici kullandım ; ki normalde de ne yumuşatıcı ne kireç önleyici kullanırım.İnternette bir çok yorumda çok keskin kokusu var diye yorumlar ile karşılaştım sırf bu yüzden deterjanı kokladım ama ben koku alamadım.Yani kokusu yok.
Renklilerde 40 ; beyazlarda 60 derecede denedim.
Renklileri soldurmadı.Kokuda bırakmadı.Bir kaç yorumda bahsedilen kıyafetlerimizin üzerinde toz zerrecikleri gibi deterjan kalıntısı kalıyor durumu ile ise karşılaşmadım.
Bu durum ile karşılaşılmasının nedeninin kireçli su olabileceğini düşünüyorum.
İstanbulun suyu kireçsiz olduğu için bu durumla karşılaşmamış olabilirim.Suları kireçli bir yerde elbiselerde bu zerreciklerden bırakabilir mi bilemiyorum.Çamaşırları sertleştirmedi veya kokutmadı.
Beyazlara gelince sadece 60 derecede deneyebildim.Makinem 70 ve 80 derecede de yıkasaydı bu derecelerde de deterjanı denemek isterdim.
Beyazları gerçekten beyazlatıyıor perdelerde de güzel etki bıraktı fakat leke çıkarmada maalesef biraz daha yol kat etmesi gerekiyor.Bazı lekeleri çıkaramıyor.
Benim gibi çocuğu olan anneler bilirler ; çikolatadan tutunda meyve lekesine karşı bir çok leke ile uğraşırız,lekelerin çıkmadığı çamaşırlarda bizim için bayağı sorun oluyor.Eti Matik arge ekibine dip not :leke çıkarma konusunda biraz daha çalışın lütfen:))))
Sonuç olarak kimyasallardan uzak durmak istiyorum Türk malı uygun fiyatlı bir deterjan kullanmak istiyorum;yumuşatıcı kokusu benim ilgimi çekmiyor zaten yumuşatıcı da kullanmam diyorsanız alınabilir bir deterjan Eti Matik.Bir de Eti Matik 'in hassas çamaşırlar için olan deterjanıda varmış.Bu deterjanı bulursam onuda deneyeceğim.
Benim yorumların böyle,siz kullandıysanız olumlu veya olumsuz olsun yorumlarınızı beklerim.
Sayfalar
▼
21 Ağustos 2015 Cuma
11 Ağustos 2015 Salı
Mardin Gezmeleri 2015 - Mardin Bakırları
Uzun zaman olmuş yazmayalı,yaz rehaveti ,tatil; sıcak derken neredeyse bir ay olmuş.
O zaman Mardin yazısı ile başlayalım bakalım.Tatilde yine attık kendimizi Mardin yollarına.
Memleketim olmazsa ; aile özlemi olmazsa temmuz sıcağında Mardin hiç çekilmez baştan diyeyim.
Metorolojiye göre 39 derece, bana kalsa 50 derece sıcakta iki hafta geçirdim.Allah'ım nasıl bir sıcaktı anlatamam. Mardine gidecekseniz siz siz olun Temmuz ve Ağustos ayında asla gitmeyin.
Sıcak diye pek gezemedim ama ; Mardin'in eski çarşısı ile bir iki saat özlem giderme şansım oldu.
Gitmişken bakırcılar çarşısına uğramadan edemedim.İşte birbirinden güzel Mardin bakırları.
Her sene gittiğimde birbirinden farklı modellerle karşılaşıyorum.Bakırdan çift katlı kurabiyelikler bile yapılmış.Ama benim gözüme daha çok çarpan boncuk işlemeli bakır sürahiler oldu.Sağdaki resimdeki sürahilerden bahsediyorum :)))
Bakır çaydanlıklar ve sofrada güzel bir sunum yapabilmek için kullanılan küçük baharatlıklar.
Bakır cezvede pişirilen kahvenin tadı bir başka olur derler.Peki bu tepside ve bu güzel bakır kahve fincanları ile sunulan kahve ; bence tadından yenilmez pardon içilmez:)))
Resimdeki bakır çantaları eskiden kadınlar hamama giderken kullanırmış.İçine sabunları lifleri ve taraklarını koyarmış.İlk fırsatta bu çantalardan bende alacağım inşallah.Banyomda çok güzel duracağına eminim.
Küçükken dedemlerin evinde takunyalar vardı.Çocuk ayaklarımız ile onlara giymeye bayılırdık.
Küçük süs takunyalarda banyoda çok güzel durur değil mi?
Bunlarda Şahmaran aynaları.Şahmaran efsanesini bilmeyen yoktur herhalde.Bazı yörelerde ise Şahmaran'ın eve uğur bereket getirdiği inanılır ve evin bir köşesine resmi asılır.Bu aynalarda bu inanışa göre yapılmış.Tamamen el oyması.
Mardin taş evleri resmi ile yazımı bitirirken ;sıcağına rağmen memleketimi tekrar özlediğimi fark ettim.Gezmediyseniz görmediyseniz mutlaka Mardin'i görün derim.
O zaman Mardin yazısı ile başlayalım bakalım.Tatilde yine attık kendimizi Mardin yollarına.
Memleketim olmazsa ; aile özlemi olmazsa temmuz sıcağında Mardin hiç çekilmez baştan diyeyim.
Metorolojiye göre 39 derece, bana kalsa 50 derece sıcakta iki hafta geçirdim.Allah'ım nasıl bir sıcaktı anlatamam. Mardine gidecekseniz siz siz olun Temmuz ve Ağustos ayında asla gitmeyin.
Sıcak diye pek gezemedim ama ; Mardin'in eski çarşısı ile bir iki saat özlem giderme şansım oldu.
Gitmişken bakırcılar çarşısına uğramadan edemedim.İşte birbirinden güzel Mardin bakırları.
Her sene gittiğimde birbirinden farklı modellerle karşılaşıyorum.Bakırdan çift katlı kurabiyelikler bile yapılmış.Ama benim gözüme daha çok çarpan boncuk işlemeli bakır sürahiler oldu.Sağdaki resimdeki sürahilerden bahsediyorum :)))
Bakır çaydanlıklar ve sofrada güzel bir sunum yapabilmek için kullanılan küçük baharatlıklar.
Bakır cezvede pişirilen kahvenin tadı bir başka olur derler.Peki bu tepside ve bu güzel bakır kahve fincanları ile sunulan kahve ; bence tadından yenilmez pardon içilmez:)))
Resimdeki bakır çantaları eskiden kadınlar hamama giderken kullanırmış.İçine sabunları lifleri ve taraklarını koyarmış.İlk fırsatta bu çantalardan bende alacağım inşallah.Banyomda çok güzel duracağına eminim.
Küçükken dedemlerin evinde takunyalar vardı.Çocuk ayaklarımız ile onlara giymeye bayılırdık.
Küçük süs takunyalarda banyoda çok güzel durur değil mi?
Bunlarda Şahmaran aynaları.Şahmaran efsanesini bilmeyen yoktur herhalde.Bazı yörelerde ise Şahmaran'ın eve uğur bereket getirdiği inanılır ve evin bir köşesine resmi asılır.Bu aynalarda bu inanışa göre yapılmış.Tamamen el oyması.
Mardin taş evleri resmi ile yazımı bitirirken ;sıcağına rağmen memleketimi tekrar özlediğimi fark ettim.Gezmediyseniz görmediyseniz mutlaka Mardin'i görün derim.